TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yayıncı kuruluş beIN SPORTS’a açıklamalar yapıyor.
Hacıosmanoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“Biz esasen futbol ailesinin içinden geliyoruz. Daha önce Kulüpler Birliği toplantısında Sayın Ahmet Nur Çebi, o periyot Beşiktaş lideriydi, adayımız Hacıosmanoğlu dedi. Ben o periyotta futbolun içine girmek istemiyordum. Sonra süreçte Türk futbolunun bir güvensizlik ortamına sürüklendiğine daima birlikte şahit olduk. Beşerler adil ve adaletli bir ortam istiyor, itimat ortamı istiyor. Biz de futbol ailesinin içinden geliyoruz, kalbimizde taşıyoruz her şeyi. Servet Yardımcı adaylığını açıkladı, Büyükekşi de ulusal kadro sonuçlarını bekliyordu adaylık için. Türk futboluna hizmet edecek irade bizde olduğunu etrafımız, ailemiz, kulüp liderleri söylüyordu. Tarafsızlığımıza inana sağduyulu insanlara teşekkür ediyorum. Ben Avusturya’yı yendikten sonra şampiyon olacağımıza inanıyordum, o denli bir inancım vardı. Adaylığımı açıklamadım, ulusal ekibe ziyan vermemek için. Hiç olmayacak formda Hollanda’ya elendik, elendikten sonra adaylığımı açıkladım. Sağolsun Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu, Ege, Akdeniz, Karadeniz tüm bölgelerden, daha çok adaletsizlikten ezilen Anadolu diye tabir edilen, haksızlığa uğrayanlar bizi umut ışığı olarak gördü. Birebir konuşmalarda o hissiyatı hissettik. Sonuçta Türk futboluna adil adaletli, sportif muvaffakiyetlerin alanda kazanılacağı konusunda teveccüh gösterdiler. 12 günlük çalışma sonunda sağduyulu beşerler bize güvenerek bu vazifesi tevdi ettiler. Tek talimat verdim, renk ayrımı yok, güçlü ayrımı yok. Tek durum var, haklı olan güçlüdür.
“TEK EMELİMİZ FUTBOLUN CÜMBÜŞ OLDUĞUNU GÖSTERMEK”
Tek emelimiz Türk futboluna barış ve kardeşliği getirmek. Bunun cümbüş olduğunu göstermek. Milyonlarca genç örnek alıyor. Biz onlara hoş örnek olmak istiyoruz. Yalnızca futbolda değil, tüm ülkede kardeşliği güçlendirmek. Emelinin dışına çıkmaya başladı spor. Biz bunu el birliğiyle, bunu tek başımıza yapamayız. Tüm kulüplere söylüyorum, futbolun işvereni biz değiliz. Futbolun işvereni kulüp liderleridir. Futbol asıl işvereni cefakar taraftarlardır. Onlar olmasa futbol olmaz.
“BEN YAPTIM OLDU DERSEN ÇÖZEMEZSİN”
Tek başımıza olacak iş değil. Çok büyük meseleler var. Her ligin problemlerini teknik takımlar kurarak kulüplerle istişare halinde, futbolun marka pahasını koruyacak formda kararlar almaktır. Sıkıntılar çok lakin bunları ortak noktada, maksat marka pahasını yükseltmekse istişare halinde çözmek çok kolay. Ben yaptım oldu dersen çözemezsin. Gayemiz bu formda Türk futboluna hizmet etmek.
“KAYPAK OLMAYA GEREK YOK”
Türk futbolunun adil ve adaletli idareye gereksinimi var. Asıl güvensizliği yaratan bu. Bunu sağlamak güç değil. Kaypak olursanız, her hafta birine yaranmaya çalışırsanız kaos ortamı oluyor. Kaypak olmaya gerek yok. Gerçek ve adaletli olup, renk güç ayrımı yapmadan herkese eşit uzaklıkta olursanız kaos ortamı olmaz. Cenabı Allah’a şükürler olsun ki o iradeye hakimiz, o irade bizde var. Onu uygulamak için zorlanmaya gerek yok. Adil ve adaletli olacaksınız, herkese eşit aralıkta olacaksınız. Futbolun işvereni diye bir şey yok. Bize teveccüh gösterilmiş, lider seçilmişiz. Saha içinde başarıyı yakalamak isteyenin hizmetkarıyız. Saha dışında manipüle etmeye çalışanlar, geçmiş hayatımızda baktıklarında olaylara karşı vermiş olduğumuz reaksiyonlardan nelerle karşılaşacaklarını anlarlar.
“TÜM HEYETLERE SÖYLEDİĞİM TEK ŞEY VAR”
Herkes şunu bilsin; tarihinde ilk sefer yönetim kurulu oluşurken dahi bu şunun çocuğu, bu monşerin çocuğu, bu beyaz yakalı diye bakmadık. Hiçbir TFF idaresinde bu kadar futbolun içinden gelenler yoktur. Heyetler oluştururken de hiç kimsenin tavassutuna bakmadık. Kendi irademizle, adil ve adaletli idare gösterecek arkadaşlardan oluşturduk. Söylediğim tek şey var tüm suralara, vereceğiniz kararlar sizin, ailenin, topluluğunuzun, kurumun haysiyeti ve onurudur. Haysiyet ve erdem sorunu. Buna dikkat edeceksiniz. Çizginin dışına çıkarsanız en büyük hakaret bana yapılmış olur. O denli bir ögesi içimizde barındırma bahtımız yok. O vakit unsurlarımızla hareket edemeyiz. Türkiye’de Merkez Hakem Şuraları konuşuluyor. Türkiye’de oyunun manipüle edildiği yer, kararlarıyla alandaki hakem idareleri. Alandaki hakemlerin insani kusur yapma hakkı vardır dedim. Farklı yanlışlar olursa… Kulüp liderlerine söyledim, PFDK’ye sevklerini yasakladım biliyorsunuz. Onu niçin yaptım, evvel kendimize sonra hakem arkadaşlara güveniyoruz. Birinci yansıyı ben göstereceğim dedim kulüp liderlerine, bu yanılgıyı ben soracağım. Burada kasıt varsa bizle yürüme talihleri yok. VAR’da insani yanılgıyı kabul etmiyorum dedi. İki sefer konumu seyredince ben bile görüyorum, orada yanılgı yapma bahtı yok. Evvel haysiyetinizi, onurunuzu koruyacaksınız dedim, sonra Türk futbolunun marka bedelini yükseltmek için güç, renk ayrımı yapmayacaksınız dedim. Bu türlü iklim yaratırsanız Türk futboluna barış, kardeşlik getirirsiniz. Bunu yapmak sıkıntı değil. Kaypaklık zordur. Viraj alacaksınız, köşe döneceksiniz, karanlık yere gireceksiniz. Adil adaletli olan dosdoğru sarfiyat. Sizin gerçek gidişinizden rahatsız olan varsa, üzerinden geçer gidersiniz.
“MHK’NIN ÜSTÜNDE AKADEMİ KURMUŞLAR, SAÇMALIK!”
600 sene dünyayı yönetmiş bir milletiz. Hakemlere baktım, pırıl pırıl gençlerimiz var. Eskiye ilgi olsa bit pazarına parıltı yağar. Gençleri eğitmek güç değil ki. Ne kadar eğitirseniz eğitin, evvelden, üstte bir duruş olmadığı için sizin yetiştirdiğiniz insan bile… Adam bakıyor ki, bir hafta birine, bir hafta birine yaranmaya çalışıyorsun. Hakem öğrendiği kuralları uygulayamıyor. Uygulasa misyon alamayacak. Pırıl pırıl gençlerimiz var bizim. Burada bir yapı vardı, akademi kurmuşlar, MHK’nin üstünde, hakem terfilerini onlar yapıyor, çift başlılık yaptılar, onu oradan denetim etmek için. Bu türlü saçmalık olabilir mi! Sonra MHK’nin kararlarına kızıyorsunuz, nasıl oluyor diyorsunuz. MHK’yi dikkate alır mı adam, terfi mi vermiyorsun ki sen, dediğini yapar mı! MHK’ye gelir gelmez söyledim, lağvedin MHK’nin içine alın bunu dedim. Gençlerin eksikleri vardır lakin eğitimlerini vermek, adaletli olmalarını sağlamak, alanda çıkıp kurallar uygulasınlar. Onlara verilen haksız reaksiyonları kendimize verilmiş sayacağız. Hakem kardeşlerimize o itimadı verirseniz sorunun yüzde 90’ını halletmiş oluruz.
“HAKEM MAAŞLARINI 2 KATINA ÇIKARMAYI DÜŞÜNÜYORUM”
Hakem arkadaşlarımızın aldığı paraya bakıyorsunuz… Onların hiçbir şeye gereksinimi olmaması lazım. Çocuğunun okul taksidini, konut kirasını düşünmemeli. Bir galibiyete 6 milyon lira üstünde para alıyor kulüp. O hakem arkadaş niçin doyurucu bir para almasın! Kulüp liderleriyle konuşuyoruz, onlar da feragat edecek. Onların şu anda artırdık, iki katına çıkarmayı düşünüyorum. Orada yanlış bayrağa düdüğe hem para hem puan gidiyor. Başlarında maddi olarak soru işareti kalmasın, alana çıkıp adam üzere maç yönetsinler. Bizim çizgimizde gidenlerle devam edeceğiz. Çizgi dışına çıkanları konutuna göndereceğiz. Şahsiyetimizle oynuyorsa yaptırımlar bizim misyonumuz.
“BAŞARILARIN ALANDA KAZANILMASININ TEMİNATIYIZ”
Tarafsızlığımızdan zerre kadar tasa etmesinler. Futbolun asıl sahibi olan cefakar taraftarlara sesleniyorum. Biz alanda muvaffakiyetlerin kazanılmasının teminatıyız. Bunu hiçbir vakit unutmasınlar. Adil ve adaletli idare sergileyeceğiz tüm ögelerle. Tüm konseylerle birlikte. Adil ve adaletli bir ortamda tahminen de Anadolu’dan bir kadro sürpriz halde şampiyon olabilir. Olmaz diye bir şey yok. Vaktinde da oldu. Bizim için yeni çıkan grup ile şampiyon grup ortasında hiç fark yok. Ben söyledim, yanlış anladılar. Diyarbakırspor ile Trabzonspor oynuyorsa, ufak bir takdir hakkın da varsa, Trabzonspor’dan yana diye değil Diyarbakırspor’dan yana kullanacaksınız dedim. Ben Trabzonspor başkanlığı yapmış Trabzonsporlu kimliği olan biriyim. Ben demek istedim ki, bu eski Trabzonspor lideridir, takdir hakkımı oradan yana kullanayım demeyin, adil olun demek istiyorum. Futbol barış ve kardeşliğe hizmet etsin. Bunu tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Amedspor’a kelamım var, lider olarak seçilirsem Amedspor maçına gideceğim dedim. Diyarbakır’daki maça gideceğiz. Biz bu kardeşliği tüm ülke genelinde yaymak istiyoruz. Bu bir cümbüş. Bir anımı anlatayım. Bizim Gökdeniz, Rubin Kazan’a gitmişti, Fatih Tekke Zenit’teydi. Kulüp başkanı ve devlet başkanı davet etti, Zenit – Rubin Kazan maçına gittim. Ellerinde 2.5 litrelik şaşal şişeler var, votka içiyorlar. Bu derbi maçı, bu kadar alkole burada katliam olur dedim. Maç bitti, sonuca bakmadan herkes gitti. Protokolde 2 kırık kamera var. Bizde olsa 200 kamera olur. Adamlar eğelndi gittiler. Biz de cümbüş olduğunu topluma uygun anlatmamız gerekiyor. Bu bir cümbüş. Bir ekip şampiyon oluyor, şampiyon olamayan başarısız mı oluyor. Önünüzde yıllar var. Biz o iklimi yaratacağız, kim hak ediyorsa başarıyı da o yakalasın.
“YABANCI KURALI ESNEMEYECEK, SABİTLEŞTİRECEĞİZ”
Sıkışık olan kulüpler vardı. Nefes almaları ismine bir karar aldık. Tüm kulüplerle birebir görüşerek hallediyoruz. Bunun bir kritere bağlanması lazım. Avrupa’daki örneklere bakmak lazım. Kulüpler Birliği’nde de söyledim, biz karşılıklı olarak Türk futbolunun menfaatlerini düşünerek almamız lazım. Karar alıp kalıcı yapmalıyız. Hele benim olduğum devirde, o kuralın esnetilmeden uygulanması lazım. 1-2 dönem sonra, biz burada durduğumuz sürece kural esneyecek mi, hayır esnemeyecek. Sabitleştireceğiz. UEFA, FIFA kriterleri var. Kadrolarımızı çok güç kaideler bekliyor. Tahlile kavuşturmamız lazım. Bu halde devam ederse büyük grupların da lisans alma bahtı olmayacak. Temel problemlerimiz var. Bağlantı halinde ortak akılla karar alacağız. Aldığımız kararlar kalıcı olacak. Dönem başı, dönem sonu değiştirme olmayacak.
“3. LİG’DE 4 KÜME VAR, BU OLMAZ”
Taviz vererek bir kurum yönetmeye kalkarsanız bunlarla karşılaşırsınız. Her ligin kendisiyle gruplarımız çalışacak, hem kulüplerin hem Türk futbolunun marka kıymetini koruyacak biçimde kararlar alınacak. Biz olduğumuz sürece, inşallah bizden sonra da, devam edecek. Ödünler verile verile bu noktaya geldik. Bunları kulüplerle birebir istişare uğraşına girmedik, yaptık oldu uygulayın dendi. Uygulamaya gelince farklı şeyler oluyor, uygulayamıyorsunuz. 3-5 ay sürecek, tartışacağız ancak bir noktada mutabık kalacağız, kuralları kaideleri koyacağız. Kuralları koyarken herkes emin olacak ki bu kurallar esnemeyecek. Esnediği vakit kulüpler yok oluyor. Ortak karar alıp bunu bozmaya çalışanın bizi sevmesine gereksinimimiz yok, bizi sevmesin. Amatörü, 3. Lig’i, 2. Lig’i, 1. Lig’i desteklemezseniz, Süper Lig lokomotif lakin besleyecek altyapı oradan geliyor. Sürdürülebilir bir yapı değil ki bu, her sene 10-15 yabancı alacaksınız. Bu ulusal sermaye ve dışarı gidiyor. Alt liglere, altyapıya kıymet vermezsen eser yetişmez. 3. Lig’de 4 küme var, bu olmaz. Bir ilin 3-4 kadrosu var.
HAKAN ÇALHANOĞLU DETAYI
Milli Kadro’da da külfetler var. Bizim olduğumuz yerde kadroda bütünlük olacak. Beni İtalyan bir numara aradı lakin kayıtlı olmayan numaraları açmıyorum. Sonra bir bildiri geldi, ‘Başkanım ben Hakan Çalhanoğlu, arayabilir miyim?’ yazıyordu. Aradı. Kaptan aradığında birinci söylediği ‘Gözümüz aydın olsun başkanım’ oldu. Bir kadronun kaptanı gözümüz aydın demez. Tebrik ediyorum, iyi olsun der. Gözümüz aydın demesinde bile bir ileti var. Bu futbolcuların öz itimadını yerine getireceğiz.
ALMANYA ÖRNEĞİ
Bir vilayette 3-4 profesyonel kadro var, her sene beşerler yardım topluyor. Beşerler bıktı bundan. Her ilin 1 tane, çok çok 2 profesyonel kadrosu olsa bu vilayetler bunu taşır. Bu sefer onların ortasındaki çekişmenin futbola katkısı yok. Bunu dizayn etmemiz lazım. Bu uzun bir maraton. Alttan amatörden başlayıp, onlara ek gelir yaratmamız lazım. Futbol oradan kalkanacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın ülkeye hizmetleri ortada, futbola yaptığı hizmetler farklı. Türkiye’de her vilayette Avrupa standartlarında statlarımız var. Sayın Cumhurbaşkanımız ile istişare edeceğiz, devlet siyasetiyle tabana vurmuş Alman futbolu yapılanmayla yükseldi. Yanlış hatırlamıyorsam 900 milyon euro’ya yakın parayla okullardan başladılar, 5 sene yapılandılar, dünya şampiyonu oldular. Adil, adaletli ve ahlaklı prensiplerle amatörden üste çıkarsak Türk futbolu kurtulur.
“MONTELLA İLE DEVAM EDECEĞİZ”
Güzel bir nesil yakaladık. Hocamız grubun başında. Kendisiyle devam edeceğiz. Üstün Kupa maçında görüştük. Toplantı yapacağız. Onlara daha güzel ortamlar sağlamak misyonumuz. 9 yaşında kızım var, Hollanda’ya elendikten sonra üzüldü, baba sen Türk futbolunun başına geç. Bu bitti lakin Dünya Kupası var, şampiyon olacağız dedi. Onun pak kalbiyle Cenab-ı Allah inşallah nasip eder.
“SÜREM KISA OLSUN LAKİN ADALETTEN ŞAŞMAYAN İNSAN OLARAK HAFIZALARDA YER EDİNEYİM”
Ahbap çavuş alakasıyla rastgele bir konseye adam koymamız mümkün değil. Yapılanma içine gireceğiz. Aksaklıklar yıllardan beri devam ediyor. Memleketler arası firmaya değerlendirmesini yapıyoruz. Avrupa’da büyük federasyonların dizaynını yapan bir firma. Takımlar değişecek fakat benim takımlarım olmayacak. Oluşturduğumuz suralara Hacıosmanoğlu’nun şuraları diyemezsin. Orada unsurlu, adil, bağımsız, renk güç ayrımı yapmayan insanlardan oluşturduk. Türk futboluna bu çizgide devam etmek isteyen o takımlarla oynamaz. Onun lafı, bunun lafı, ona buna mavi boncuk dağıtan beşerler değiştirebilir ancak onu değiştiren de orada duramıyor. Cenab-ı Allah bu milletin bana olan inancına yüzde 10 ziyan verecek kararlar aldırmasın. Müddetim kısa olsun lakin adaletten şaşmayan insan olarak hafızalarda yer edineyim.
“ADİL OLMAK GÜÇ DEĞİL, KAYPAK OLMAK ZOR”
Ben kulüp başkanlığı yaptım, 10 sene oldu bırakalı. Benle hala fotoğraf çektiriyorlardı. O denli bir sevgi devam ediyor. Liyakatsiz, adaletsiz işler yapıp imajımı niçin zedeleyeyim. Cenab-ı Allah bu türlü bir misyon nasip etti. Sorumlu oluğum topluluklara karşı Allah bizi mahcup etmesin. Hoş şeyler yapmak amacımız. Bunları söyledim, adil olmak sıkıntı değil, kaypak olmak sıkıntı. Tıpkı anda farklı insanlara yaranma uğraşı içerisinde olmak zordur. Adil olmak en kolayıdır. Kestirme yoldan dümdüz gidersiniz, beşerler size hürmet duyar.”